24 Mart 2013 Pazar

ödev - gestalt ve görsel algı

1900′lerde Alman ve Avusturya’lı psikologların ortaya attıkları “Gestalt” kavramı, temelde insanın gözünün görsel deneyimleri nasıl organize edip algıladığını araştırır. Gestalt Amlanca’da koymak, yerleştirmek, düzenlemek, anlamına gelen “stellen” fiilinden türetilmiştir. Gestalt kuramı, bellek, öğrenme, algılama, hatırlama ve problem çözme konularında yenilik getirmiştir.

Organize bütünler birbirleriyle ilgisiz parçalardan çok daha kolay öğrenilip akılda tutulurlar.

Gestalt kuramına göre, problemin bir bütün olarak derinliğine kavranıp buna bütün halinde çözüm aranması, kişiyi hızlı ve özgün buluşlara götürür.

Gestakt teorisinin temel prensipleri
  • Görsel bir imajın parçaları, farklı bileşkenler şeklinde çözümlenebilir ve değerlendirilebilir.
  • Görsel bir imajın tamamı onun parçalarının toplamından farklı ve daha kapsamlıdır.
Görsel iletişimin felsefi konularından olan Gestalt ilk seferde karmaşık gibi gelebilir, ancak konu örneklerle daha iyi anlaşılabilir.

Bir manzara fotoğrafına baktığımızda dağlar, gökyüzü, göl, ağaçlar gibi elemanlar ayrı ayrı çok beğenilebilir. Tamamı ele alındığında ise tüm parçaların birbirlerini tamamlayan doğal bir güzelliğe ve mükemmelliğe sahip olduğu görülür.
Bir afişe yakından bakıp incelediğimizde başlık, altbaşlık, illüstrasyon, tipografi gibi bağımsız elemanları gözümüze çarpabilir. Ancak tüm bunlar belli bir kavram ışığında birleştirildiğinde bütüne organik olarak bağlı bir doku oluştururlar.
Örneğin müzikte herbir nota bir sesi ifade eder. Tek tek çalındığında ayrı ayrı sesler algılayabiliriz. Eğer bu sesler bir melodi ve armoni eşliğinde birleştirilirse, sonuç parçaların toplamından daha büyük ve güzel bir anlam ifade eder.

Gestalt felsefesini bilmek grafik tasarımcıya hedef kitlenin algı boyutuna göre tasarım üretebilmek açısından değerli veriler sunar. İnsan gözü biçimleri ve formları gruplandırma ve ilişkilendirme özelliğine sahiptir. Aynı birim eleman farklı şekilde düzenlenerek değişik bir anlam ifade edebilir.

benzerlik, benzeyiş (similarity)
bütünlüğün görülmesi
devamlılık
closure  bilgiyi tamamlama
yakınlık (proximity)

     İLKE                           TANIM                           ÖRNEK

 

 1.Yakınlık              Yakın unsurlar birim               Yazılı sayfada  harfler yan    

                                 olarak kümelenir                     yana yatay çizgi oluşturur


2.Benzerlik             Benzer unsurlar  kümelenir     Normal yazı, kalın punto
                                 ve anlaşılır                               ayrı kümelenir, anlaşılır

3.İyi devam             Devam eden düz ve kavisli       TV den prize giden teller
                                çizgiler birim olarak anlaşılır.    İzlenir,anlaşılır.

4.Tamamlama         Çember çiziminde  bir  boşluk   Göz kalemin çizmediğini

                                 tam şekil gibi algılanır               tamamlar ve anlar

5.Ortak kader           Aynı yönde hareket edenler       Aynı yöne giden arabalar
                                 bütün olarak algılanır.               ile aksi yöne gidenler ayrı
                                                                                                  kümelenir
Algılama ilkeleri ;
  • figür - arka plan ilişkisi
  • denge ilkesi
  • eş biçimli uygunluk ilkesi
  • algısal gruplama
  • benzeşme / ayrışma
örnekler ;



      GESTALT KURAMI

    20.yy  başlarında  sanat  psikolojisi  alanında çalışan bir grup alman bilim adamının  ‘ sanat algısının en temel birimi f o r m dur’ önerisi  hem sanat hem de psikoloji alanında bir dönüm noktası  sayıldı  Almanya’da Nazi baskısı ve  yayınladıkları psikoloji dergisinin  yasaklanması üzerine  Amerika’ya göç eden  bilim adamları  orada algı konusunda  üniversitelerde ders verdiler, yayınlarını  sürdürdüler.

    Gestalt,  ‘ tasarlanmış parçaların  oluşturduğu anlamlı bütünün duruşu ve işleyişi’ anlamında  bir kavram. ‘Anlamın biçimi ‘ olarak kısaltanlar da var. Gestalt psikologları,  algı sürecini anlamak için   beynin duyu uyarılarını  nasıl  düzenlediğini  araştırdılar. İnsanın biçim ve örüntü düzenleme yeteneğinden yola çıkarak  beynin  işlevlerini  araştırdılar. Gestalt laboratuarlarında  şaşırtıcı  geometriye dayalı örüntüler yaratıldı. Kimileri görsel  yanılsama örnekleri olan bu çalışmalar  sayesinde  beynin görsel uyarıları  doğal olarak düzenleme  yeteneği olduğu anlaşıldı. Hareket ederek , yön değiştirerek  retinadaki imgenin  değişmesine yol açılır,  oysa   nesneler gerçek boyutu, rengi, biçimi ile algılanır. Dünyamızı retinaya yansıyan biçimiyle  görmek yerine  gerçeği görsel belleğimizle  düzene sokuyor,  yeniden inşa ederek  anlıyoruz.

     

     ALGI ve DÜZEN

    Bir futbol takımını, bir sanat eserini, bir elektrik sistemini  Gestalt olarak nitelemek , bütünün  özel bir işleyiş düzeni olduğunu vurgulamak  anlamını taşıyor. Bütünlüğü olan bir eser  kendi parçalarını oluşturur. Yaylı sazlar dörtlüsünü oluşturan  dört çalgıcı  bütünlüğü olan  bir müzik gösterisi yaratır. Kimi zaman benzer, kimi zaman çelişen  ruh halleri  ifade eden melodilerin  tekrarı, çeşitlemesi, birleşip ayrılması  ile bütünlüğü olan dengeli bir müzik eseri oluşturur. Her çalgıcı ötekinden etkilenir,  davranışı değişir. Bütünlüğü olan bir eser, parçalarının toplamından öte bir anlam taşır. Bir melodi, onu  oluşturan notaların toplamından  farklı bir değer taşır. Bir başka örnekle açmak gerekirse,  heykelin bir parçası  çıkarıldığında  bütünün düzeni değişir. 

    Gestalt psikologları   algılama sürecinde gerçekleşen düzenleme yeteneği üzerine yoğunlaştılar. Çevreden aldığımız duyumlar  birbirinden kopuk, ilişkisiz  olmasına rağmen  birim ve nesneleri  bütünlükleri içinde algılıyoruz. Bir melodi,  notaların  düzen içinde bir biriyle ilişkisi  sonucu oluşan bir  bütündür. Melodi farklı bir oktav ya da  anahtardan  çalınsa bile  notalar arası ilişki sırası ve ritim düzeni  değişmez , şarkıyı içerdiği düzen sayesinde  tanırız.

    GESTALT PSİKOLOJİSİ ve İLKELER

    Gestalt kuramcıları sanat eserini görsel ve psikolojik deneyim olarak tanımladılar ve sanatı ‘ duyarlıkla düzenlenmiş bir bütün ‘ olarak  ele aldılar. Sanat nesnesini algılama  kişilik, uyarılma, düşünce, birikim ve belleğe bağlıdır. Algı sürecinde bu unsurlar sürekli iç içedir. Eser hakkında oluşan görüş sadece bakılan  nesnenin özellikleriyle açıklanamaz kişinin beyninde olup bitenlere bağlıdır. Algı sürecinde duyuların kaydettiği uyarılar  beyinde  düzene sokulur. Sinirsel dürtülerimiz beyine ulaştığında  ‘ çekici ‘ ya da ‘itici ‘ olarak nitelenir, algı sistemi düzenleme yeteneği ile  aldığı duyumlara anlam  verir. Duyumlar  algı ilkelerine göre kümelenir, düzene sokulur  ve anlam kazanır.

    Algıladığımız görsel  nesne ve örüntüler,  farklı biçim, doku, açık-koyu renkten   ve  birçok parçadan oluşur. Beyin, bu görüntüyü bir düzen içinde kümeler, anlam verir, nesne biçiminin dış çizgisini ve  insan şeklini arka plandaki zeminden ayırarak  anlar. Beynin işlevi çevreden aldığı duyumlara anlam vermektir.

    ŞEKİL-ZEMİN   İLİŞKİSİ
    Algı sistemi, düzenleme yeteneğine bağlı olarak  bakılacak olan nesne nedir, arka plan hangisidir ayırımını yapabiliyor. Gestalt psikologları  vazo-profil deneyimi ile yaptıkları araştırma sonucu , şekil ve zemin, siyah ve beyaz, bir birinin yerini alabiliyor, yer değiştirebiliyor ancak  görsel sistemimiz düzene alışık olduğundan , ikisini aynı anda görmez, bir nesneyi ötekinden ayıran çizgiyi , bir tek şekli ve  zemini algılar. Beyin neye dikkat etmeli,  neyi görmezden gelmeli ayırımını  otomatik olarak yapar.

    Şekil ve Zeminin ayırıcı özellikleri;
    -Şekil , anlamı içerir,dikkat çekicidir, nesneye benzer , zeminin önünde yer alır
    -Zemin,arka planda, anlam içermez, biçimi belirsizdir
    -kenar çizgi , şekli zeminden ayırır, nesnenin şekline aittir.    

    Kamuflaj halinde  şekil ve zemin belirsizliği yaşanır şekil ancak hareket ettiği takdirde fark edilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder